Anne aşı olursa, bebek de korunuyor! Yenidoğanlarda hayati risk oluşturabiliyor

Boğmaca: Ölümcül Bir Tehdit

Boğmaca, tıbbi adıyla pertussis, solunum yollarını etkileyen, son derece bulaşıcı ve özellikle bebeklerde yaşam kaybına yol açabilen bakteriyel bir hastalıktır. Her yıl dünya genelinde 20-40 milyon civarında boğmaca vakası görülmektedir. Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Manolya Kara’ya göre, boğmaca sebebiyle yılda yaklaşık 300.000 kişi, çoğunlukla çocuklar hayatını kaybetmektedir.

Belirtileri İlk Başta Soğuk Algınlığıyla Karıştırılabilir

Doç. Dr. Kara, hastalığın üç evrede ilerlediğini ve özellikle ilk haftalarda soğuk algınlığına benzer belirtiler gösterdiğini belirtiyor. Hastalık ilk evresinde (kataral evre), hafif ateş, burun akıntısı, halsizlik gibi nezle benzeri belirtiler gösterir. Bu dönemde hastalık bulaşıcıdır ve hastalığın seyri şiddetlenerek devam eder.

Boğmaca Bebeklerde Özellikle Tehlikeli

Doç. Dr. Kara’ya göre, boğmaca öksürük nöbetlerine, solunum güçlüğüne, kusmaya ve hatta kaburga kırıklarına neden olabilir. Bebeklerde nefes durması ve ciddi akciğer enfeksiyonları gibi sonuçlar doğurabilir.

Aşılama Önemli

Boğmaca aşısıyla hastalığın yayılması engellenebilir. Ancak aşılanma oranlarının düşmesi ve bağışıklığın azalması nedeniyle salgınlar görülebilir. Aşı, özellikle hamile kadınlar ve bebekler için önemlidir.

Annenin Aşılması Bebeği Korur

Kadın Hastalıkları, Doğum Uzmanı Dr. Zeynep Ece Utkan Korun, annenin gebelikte aşılanması gerektiğini vurguluyor. Anne adaylarının gebeliğin 18-36. haftaları arasında aşı olmaları tavsiye ediliyor. Aşı, bebeklere doğumdan önce anneden koruyucu antikorlar geçirir.

Anne Adaylarının Dikkatine

Uzman Dr. Utkan Korun, tüm anne adaylarını gebeliklerinin ikinci trimesterinde aşı olmaya davet ediyor. Aşıların ücretsiz olarak sağlık merkezlerinde yapılabileceğini belirtiyor.

Related Posts

Düşük testosteron: Erkek sağlığının gölgesi

Erkek sağlığında sessiz bir kriz yaşanıyor: Testosteron seviyeleri yıllar içinde fark edilmeden düşüyor. Bu yalnızca cinsellik değil, kalp sağlığını kemik yoğunluğunu ve genel yaşam kalitesine de etkiliyor. Yorgunluk, isteksizlik, kas kaybı unutkanlık… Tansiyon ya da kolesterol için kullanılan bazı ilaçlar da testosteronu baskılıyor. Her erkekte etkisi farklı ama yaygın.

Yazın grip mi olunur demeyin! Yaz gribine dair her şey…

Mevsimsel hastalıklar denince çoğu kişinin aklına kış aylarında görülen grip gelse de, yaz aylarında da benzer belirtilerle seyreden bir hastalık karşımıza çıkıyor: yaz gribi. Sıcak havalara rağmen nezle, boğaz ağrısı, halsizlik ve burun akıntısı gibi semptomlarla ortaya çıkan bu rahatsızlık, özellikle ani ısı değişimleri ve klimalı ortamlarda uzun süre kalma sonucu yaygın hale geliyor.

Kolesterolü doğal yollarla düşürmek mümkün mü?

İlaç kullanmadan kolesterol seviyesini düşürmek isteyenler için umut verici çalışmalar var. Ancak her doğal yöntem bilimsel değil. Bitkisel kürlerden diyet takviyelerine, Akdeniz mutfağından yaşam tarzı değişimlerine kadar doğal yöntemlerin etkisi ne kadar gerçek?

20 baklavanın numunesinin 5’inde bakteri çıktı

Prof. Dr. Işıl Var, Kurban Bayramı öncesi satışa sunulan baklava çeşitlerini, mikrobiyolojik açıdan laboratuvarda inceledi. Kentte 20 işletmeden aldığı örnekler üzerinde çalışan Prof. Dr. Işıl Var, bunların 5’inde yaşlı ve çocuklarda ölüme bile neden olabilen dışkı kökenli koli basili E.coli ile karşılaştıklarını söyledi.

Uzmanlardan bayram uyarısı: Etin yanında sebze tüketin

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nazlı Nur Aslan Çin, bayramda kesilen kurban etinin bir süre bekletildikten sonra yanında sebze ağırlıklı besinlerle tüketilmesini tavsiye etti. Çin, “Kestiğimiz kurban etini, 12-24 saat aralığında buzdolabında dinlendirmemiz gerekiyor. Kurban eti ile kavurma yapacaksak; doymuş yağ eklemeden, etin kendi yağı ile kısık ateşte ve az miktarda tuz ile pişirmemiz yeterli olacaktır” dedi.

Türkiye’de sık rastlanan hastalık: Uzman isim sebebini açıkladı

Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ramazan Gökhan Atış, böbrek taşlarının Türkiye’de sık rastlanan bir sağlık problemi olduğuna dikkat çekerek, genetik yatkınlığın rolü olsa da asıl tetikleyicilerin yetersiz sıvı alımı ve beslenme alışkanlıkları olduğunu belirtti.