Klozetten 75 kat daha pis, salonda baş köşede duruyor! Karbonat tek çaresi

Kanepeler, Evdeki En Büyük Mikrop Yuvalarından Biri Olabilir!

Ev temizliği konusunda genellikle banyo ve tuvaletlere odaklanılır ancak yapılan yeni bir araştırma, kanepelerin evdeki en büyük mikrop kaynaklarından biri olabileceğini ortaya koydu.

Kanepeler Ölü Deri Hücreleri ve Yiyecek Artıklarıyla Dolu!

Melbec Mikrobiyoloji ve Kanepe Kulübü tarafından yapılan bir çalışma, evdeki kanepe yüzeylerinin 100 santimetrekarelik alanda ortalama 508.883 bakteri barındırdığını gösterdi. Bu bakteriler genellikle ölü deri hücreleri ve yiyecek artıklarıyla ilişkilendiriliyor. Karşılaştırma yapıldığında, benzer bir alandaki tuvalet oturağında yalnızca 6.800, çöp kutularında ise 6.000 bakteri tespit edildi.

Kanepe Temizliği Önemli!

Araştırmacılar, kanepelerde sadece bakteriler değil, aynı zamanda maya, küf ve E. coli gibi ciddi sağlık problemlerine yol açabilecek patojenlerin de bulunduğunu belirtti. En temiz kanepe, şaşırtıcı bir şekilde küçük bir çocuğu olan bir aileye aitti. Ancak bu dahi tuvalet oturağından altı kat daha kirliydi.

Kanepeler Günlük Temas Yüzeyleridir!

Çalışma, kanepelerin yanı sıra çalışma masaları, dizüstü bilgisayarlar, televizyon kumandaları ve kapı kolları gibi günlük temas edilen eşyalarda da bakterilerin bulunduğunu ortaya koydu. Uzmanlar, kanepelerdeki mikropları azaltmak için günlük silme işlemlerinin yanı sıra periyodik olarak derin temizlikler yapılması gerektiğini öneriyor.

Karbonat ile Temizlik Önerisi!

Sofa Club’ın İç Mekan Uzmanı Monika Puccio, kanepelerdeki bakterileri azaltmak için karbonatın etkili bir temizlik malzemesi olduğunu belirtti. Kanepe kumaşına karbonat serpip 20-30 dakika bekledikten sonra vakumlayarak temizlik yapmanın mikropları azaltmada etkili olabileceğini söyledi.

Related Posts

Yazın grip mi olunur demeyin! Yaz gribine dair her şey…

Mevsimsel hastalıklar denince çoğu kişinin aklına kış aylarında görülen grip gelse de, yaz aylarında da benzer belirtilerle seyreden bir hastalık karşımıza çıkıyor: yaz gribi. Sıcak havalara rağmen nezle, boğaz ağrısı, halsizlik ve burun akıntısı gibi semptomlarla ortaya çıkan bu rahatsızlık, özellikle ani ısı değişimleri ve klimalı ortamlarda uzun süre kalma sonucu yaygın hale geliyor.

Kolesterolü doğal yollarla düşürmek mümkün mü?

İlaç kullanmadan kolesterol seviyesini düşürmek isteyenler için umut verici çalışmalar var. Ancak her doğal yöntem bilimsel değil. Bitkisel kürlerden diyet takviyelerine, Akdeniz mutfağından yaşam tarzı değişimlerine kadar doğal yöntemlerin etkisi ne kadar gerçek?

Anne aşı olursa, bebek de korunuyor! Yenidoğanlarda hayati risk oluşturabiliyor

Gebelikte uygulanan boğmaca aşısı, bebekleri doğumdan sonra karşılaşabilecekleri ciddi enfeksiyonlara karşı korumak amacıyla artık rutin bağışıklama programına dahil edildi. Peki boğmaca neden bu kadar tehlikeli? Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Manolya Kara ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Zeynep Utkan Korun yanıtladı.

20 baklavanın numunesinin 5’inde bakteri çıktı

Prof. Dr. Işıl Var, Kurban Bayramı öncesi satışa sunulan baklava çeşitlerini, mikrobiyolojik açıdan laboratuvarda inceledi. Kentte 20 işletmeden aldığı örnekler üzerinde çalışan Prof. Dr. Işıl Var, bunların 5’inde yaşlı ve çocuklarda ölüme bile neden olabilen dışkı kökenli koli basili E.coli ile karşılaştıklarını söyledi.

Uzmanlardan bayram uyarısı: Etin yanında sebze tüketin

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nazlı Nur Aslan Çin, bayramda kesilen kurban etinin bir süre bekletildikten sonra yanında sebze ağırlıklı besinlerle tüketilmesini tavsiye etti. Çin, “Kestiğimiz kurban etini, 12-24 saat aralığında buzdolabında dinlendirmemiz gerekiyor. Kurban eti ile kavurma yapacaksak; doymuş yağ eklemeden, etin kendi yağı ile kısık ateşte ve az miktarda tuz ile pişirmemiz yeterli olacaktır” dedi.

Türkiye’de sık rastlanan hastalık: Uzman isim sebebini açıkladı

Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ramazan Gökhan Atış, böbrek taşlarının Türkiye’de sık rastlanan bir sağlık problemi olduğuna dikkat çekerek, genetik yatkınlığın rolü olsa da asıl tetikleyicilerin yetersiz sıvı alımı ve beslenme alışkanlıkları olduğunu belirtti.